İngiltere'de yaşayan 50 yaşındaki Sue Stott birkaç ay önce kaybettiği eşi David Holmes'un mezarlığına bıraktığı anı eşyalarının çalındığını gizli kamera yerleştirdi. Kameranın çektiği görüntü daha sonra düzelen acılı kadın iki adamın mezarlığının üzerinde şişmesi şoku yaşandı.
İngiltere'de yaşayan 50 yaşındaki Sue Stott birkaç ay önce yaşamını yitiren eşi David Holmes'un mezarlığına bıraktığı anı eşyalarının çalındığını görünce alana gizli kamera yerleştirdi. Kameranın çektiği görüntüyü daha sonra inceleyen acılı kadın iki adamı mezarlığın üzerinde görünce hayatının şokunu yaşadı.
İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşanan bir olay yerel basında gündem oldu… Her şey motor nöron hastalığıyla mücadelesini Mayıs ayında kaybeden eski asker David Holmes’un eşinin, mezarlıkta bir tuhaflık hissetmesiyle başladı.
Üsteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.
50 yaşındaki Sue Stott, Londra’nın doğusundaki bir mezarlıkta yatan eşinin mezar alanının üzerine bıraktığı anı eşyalarını ve alkol şişelerinin ortadan kaybolduğunu fark etti. Durumu yetkililere bildiren fakat istediği yanıtı alamayan Stott, daha sonra internet üzerinden ufak bir kamera aldı. Asker olarak görev yapan Holmes’un mezar taşının üzerine postal ve seramik asker koyduğunu dile getiren Stott, “Onun evinde hissetmesi için eskiden topladığı içki şişelerini de mezarlığın yanına bırakmıştım. Viski ve cin de vardı. Geçen yılın Haziran ayından beri yaklaşık 50 şişe çalındı” dedi.
“ALENEN VE SAYGISIZCA
ALENEN VE SAYGISIZCA”
Stott, kamerayı eşinin mezarlığını gören bir yere koyduktan kısa bir süre sonra kayıtları izledi. Dagenham’da yaşayan Stott, “Videoyu izlediğim zaman beynimden vurulmuşa döndüm. İki adam doğrudan onun mezarlığına giderek şişeleri çaldı. Bu çok alenen yapılmış bir şeydi ve saygısızcaydı” dedi. Görüntülerle birlikte Newham’daki mezarlık işletmesine giden Stott yasal yollara başvuracağını açıkladı.
Dignity Crematorium isimli şirketin sözcüsü Steve Gant videodaki görüntüler üzerine, “Yaşanan bu korkunç olaydan dolayı çok üzgünüz. Görüntülerdeki şahıslarla yollarımızı ayırdık ve artık onlarla bir daha çalışmayacağız” dedi
Adam eşini çok seviyor, bir o kadarda kıskanıyordu. Öyle ki iş yerinde yemek verildiği halde, her öğlen o uzun yola rağmen evine gidiyor, eşiyle birlikte yemek yiyordu. Kadın, eşinin sadece yemek yemek için geldiğini düşünüyordu. Bilmediği bir şey vardı, eşi kendisini kontrol ediyordu. Bu bilinmeyenle uzun süre birlikte yediler yemeklerini. Taa ki adam gelipte eşini evde bulamayana kadar. Kapıyı açıp seslendi eşine ses yok…Odaları gezdi bir bir … yok… yok… yok…
Telefona sarıldı hemen. Kapalıydı kadının telefonu. İrkildi birden. “korktuğum başıma geldi kesin aldatıyor beni” diye düşündü……… Tanıdığı herkesi aradı ailesi, arkadaşları, aile dostları, komşuları hiç kimse görmemişti kadını. Saatler geçiyor kadından ses çıkmıyordu.
Akşam oldu adam evin içinde ümitsiz ve karışmış düşüncelerle dönüp duruyordu. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte adam kararını vermişti boşanacaktı. Avukat arkadaşına giderek dava açtırdı. Kesin aldatmıştı kocasını ve dönmeye yüzü yoktu, artık herşey bitmişti. Eve dönünce eşine ait ne varsa attı, resimleri yırttı, elbiselerini yaktı, takılarını karşılıksız verdi bir eskiciye, geriye sadece bir sevgililer günü kartı kalmıştı. “Hep seninim…hep senin kalacağım…” yazıyordu üzerinde. Adam nefretle bakarak duvara astı kartı, uzun uzun baktı, elinde tuttuğu içki kadehini sıktığının farkında bile değildi. Elleri kan içinde kalmıştı ama o görmüyordu bile. Telefonun sesini duyduğunda ancak farketti elinin acıdığını ve kan içinde kaldığını. Açtı telefonu... ADAM: Buyrun dedi.TELEFONDAKİ: İyi günler beyefendi
Üsteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.
ADAM: Buyrun dedi.TELEFONDAKİ: İyi günler beyefendi …….. beylerin evimi?ADAM: Buyrun benimTELEFONDAKİ: Ben ……….. hastanesinden arıyorum iki gün önce yaralı bir bayan getirdiler hastanemize henüz bugün kendine gelebildi sizin isminizi öğrenebildik hemen gelebilir misiniz?
Adam yığıldı olduğu yere. Yanlış duymuş olabilir miydi? “Kesin sevgilisi dövdü” dedi içinden, gitmekle gitmemek arasında bocaladı birden sonra “gidip yüzüne tükürmeliyim” diye düşündü. Fırlayıp çıktı sokağa. Attığı adımların sesini duyuyordu sadece koştu, koştu. Hastaneye ulaştığında nefesi tıkanmıştı. Danışmadan eşinin kaldığı odanın numarasını öğrendi. Artık biliyordu ki anlatılan doğruydu eşi yaralıydı ama neden?
Merdivenleri nasıl çıktığını hatırlamıyordu. Kapıya geldiğinde doktorları gördü.Kendisini tanıttı ve eşini görmek istediğini söyledi. Doktorlardan birisi başını öne eğdi “Başınız sağolsun eşinizi kurtaramadık” dedi adam aldatılmışlığın acısıylamı yoksa sevdiği için mi bilinmez, bakamadı eşinin yüzüne son kez. Cenaze işlemlerini bile eşinin ailesine bıraktı.
Üsteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsiniz.
Aradan 10 gün geçmişti adam iyiden iyiye yıpranmış, çökmüş, sanki hayattan elini eteğini çekmişti. Devamlı duvarda asılı duran karta bakıyordu, o arada kapı çaldı. Genç bir kurye, büyük bir paket bıraktı kapının önüne. Gülümseyerek “doğum gününüz kutlu olsun efendim eşiniz 10 gün önce ayırdı hediyenizi ve bugün için size teslim etmemizi tembihledi.
Üsteki Resimden Diğer Sayfaya Geçiş Yaparak Haberin Devamını Okuyabilirsin
Çok şanslısınız beyefendi dedi ve çıkıp gitti. Ne yapmalıydı bilmiyordu adam. Açtı kutuyu elleri titreyerek. Bir kazak vardı en üstte “Çok beğenmiştin bu kazağı ama bana elbise alabilmek için vazgeçmiştin bundan, güle güle kullan aşkım” yazılı bir kağıt iliştirilmişti. Bir paket daha vardı kutuda, açtı… Saatti bu. Yine bir yazı. “Eve geleceğin zamanlar,geç kaldığın her dakika ölüm gibiydi. Umarım artık geç kalmazsın” En altta da bir kart vardı. Sanki sonunu biliyormuş gibiydi yazdıkları “Son olacak belki, belkide hep yanında, hep birlikte kutlayacağız.
Bizli nice yıllara aşkım” Genç kadın, eşi için seçtiği hediyeleri, doğum gününde teslim edilmek üzere bırakmıştı mağazaya. Dönüşte şarjı bittiği için telefonu kapanmıştı.Yolun karşısındaki kulübeden eşini aramak istemişti merak etmesin diye ama hızla gelen arabayı fark edememişti.. Hayattaki en zor şey kafamızdaki ön yargıları kırmaktır..