2 aylık evliyim ve eşim askerde eksper çavuş olarak görev yapıyor. Babam yok ve ben annemle kalıyorum. Eşimin sık sık gelmemesine rağmen, Eşimin ailesi ile daha önce hiç karşılaşmadım. İlk ailelerin tanışma gününde ablası suratımıza bakmadı, selam bile vermedi ve nedensiz bir şekilde gitti. İlk o günden ablasını sildim ve onu tanımak bile istemedim. Sakin ve mutlu bir insanım ama yine de ona saygısızlık etmedim. Ardından eşim öyle şeyler yaptı ki, annesi nişanımda bile kıyafetimde karıştı….
Devamı için diğer sayfaya geçiş yapmalısınız...................
Ardından eşim izin vermedi ve annesi nişanımda bile kıyafetimde karıştı. İsteme gününde mutfaga gelip kahveye tuz ekledim ve ogluşum hasta olur gibi sacma sapan konustu. Sustum ve eşim yine izin vermedi ve yerine oturttu. Geçtiğimiz ramazan bayramında annemle evlerine gittik. Büyüklerimiz gelmesi gerekirken, annem kapıdan girer girmez bana seninle konuşmuyormuşum, kızımın elini niye öpmedin gibi sacma sapan şeyler söyledi. Kızında bizim yüzümüze bakmayan. Bundan sonra dedim ki, buraya yazmadığım ve yazamayacağım çok daha fazla şey var, ancak bunlar en basitleri. En son gelin alma günü, ailemden hiç biri gelmedi. Eşim tek basına bunu söyledi ve kendi akrabalarımın hiçbirini görmedim. Ayrıca, babam, annem, abilerim ve ablalarım da gelmedi. Annemin sekeri çıktı ve onu sakinleştirmek için çok çaba sarf ettik. Dün yine sustuk, ancak bundan sonra hiçbir şekilde ne arıyorum ne soruyorum. Haklı olduğumu düşünüyorum eşimde hak sağlıyor ama bazı durumlarda fark ediyorum ki görüsmemi istiyor çünkü biliyor ve bu nedenle her zaman aramızda sorunlar çıkıyor. İyi biliyor, çünkü onların yüzünden her zaman sorunlar çıkıyor. Eşimle hiçbir sorunumuz yok ama ailesinin sorunları olduğunda birbirimize giriyoruz. Bu konuda mutsuzum çünkü ailemden evlat görmek istedim ve hiçbir şey yapmadan bana neler yaptılar. Birkaç durumda, babam yok diye bana böyle davranıyorlar. Yine de kendimi ezdirmiyorum. Bunu paylaşmak istedim. Okuduğunuz için minnettarım.
“Sessiz Çığlık” YENİ HİKAYE
Bölüm 1: Gözyaşları Sessizdir
Elif, otuzlu yaşlarının ortasında, gençliğinde hayalini kurduğu hayatı çoktan geride bırakmış bir kadındı. Üniversite yıllarında büyük umutlarla evlendiği Selim, ilk yıllarda onun için bir masal kahramanıydı. Ama zaman geçtikçe Selim’in ilgisizliği ve umursamaz tavırları Elif’in içini kemiren bir yara haline gelmişti.
Evliliğin ilk yıllarında mutlulukla dolup taşan o ev, şimdi sessizlikle yankılanıyordu. Selim akşamları işten geldiğinde yüzünü bile kaldırmadan televizyonun karşısına geçiyor, Elif’in varlığına yokmuş gibi davranıyordu. Elif, gün boyunca ev işleriyle boğuşurken kendini unutulmuş bir nesne gibi hissediyordu. Bir gün, mutfakta bulaşıkları yıkarken elindeki tabak kayıp yere düştü. Çıkan ses, evin derin sessizliğini böldü. Selim salondan yalnızca bir “Dikkat etsene!” diye bağırdı. Elif, yerdeki kırık parçaları toplarken gözyaşları da yere damladı. Tabak kırılmıştı, tıpkı onun içindeki umutlar gibi.
Bölüm 2: Yasak Bahar
Elif’in hayatı, kız kardeşinin doğum günü için gittiği bir kafede tanıştığı Cem’le değişmeye başladı. Cem, ona hayatta hâlâ görülmeyi hak eden biri olduğunu hissettiren nadir insanlardandı. Onunla konuşmak, Elif’in uzun zamandır unuttuğu bir bahar esintisi gibiydi.
Cem’in ilgisi, Elif’in yüreğinde bir karmaşa yarattı. Bir yanda evlilik yeminine bağlılık, diğer yanda yıllardır özlemini çektiği sıcaklık ve sevgi. Günler geçtikçe Elif, Cem’le sık sık buluşmaya başladı. Bu buluşmalar onun için bir kaçış, bir nefesti. Ama bu durum vicdanını da kemiriyordu.
Bir akşam, Cem’le sahilde otururlarken Cem, Elif’e elini uzattı. “Birlikte yeni bir hayat kurabiliriz,” dedi. Ama Elif’in zihni, Selim’le olan evliliğine ve bu durumun yaratacağı kaosa takılıp kalmıştı. Cem’i sevdiğini biliyordu, ama bir adım atmak ona dünyanın en zor kararı gibi geliyordu.
Bölüm 3: Sessizlik ve Fırtına
Bir gece, Elif cesaretini toplayıp Selim’le konuşmaya karar verdi. Salonda otururken derin bir nefes aldı ve “Selim, biz neden bu hale geldik?” diye sordu. Selim, televizyonun sesini kısarak ilk kez ona dönüp baktı. “Ne demek istiyorsun?” dedi, sesi sertti.
Elif, içini dökmeye başladı. “Yıllardır yalnız hissediyorum. Artık birbirimizi görmüyoruz, konuşmuyoruz. Ben evin bir parçası, senin için bir gölge oldum. Böyle bir hayatı hak ettiğimi sanmıyorum.”
Selim’in yüzünde bir anlığına şaşkınlık belirdi, sonra kaşlarını çattı. “Yıllardır hiçbir şikâyetin yoktu. Şimdi mi geldin bunları söylemeye?” diye çıkıştı. Elif, gözyaşlarını tutamayarak odasına koştu. O gece Cem’in teklifini bir kez daha düşündü.
Bölüm 4: Karar Günü
Elif, bir yol ayrımındaydı. Ya hayatını baştan aşağı değiştirecek ve belki de Cem’le mutlu bir hayat kuracaktı ya da kendini feda edip mutsuzluğuna alışacaktı.
Bir sabah, aynanın karşısına geçti. Yüzündeki çizgiler ona yıllardır yaşadığı mutsuzluğu hatırlatıyordu. Ama gözlerinde ilk kez bir kararlılık vardı. Cem’le son kez buluşup kararını açıkladı: “Ben kendimi bulmak için gidiyorum, Cem. Ne Selim’in ne de senin arasında sıkışıp kalamam.”
Bölüm 5: Yeni Bir Başlangıç
Elif, o gün kendi için bir adım attı. Boşanma davasını açtı, küçük bir daire kiraladı ve hayatında ilk kez yalnız yaşamayı öğrenmeye başladı. Mutluluğu hemen bulamadı, ama ilk kez özgürdü. Sessizlik artık huzur anlamına geliyordu, ve o sessizlikte kendi sesini duymayı öğreniyordu.
Hayat bazen kırılan bir tabağın sesinde saklıdır. Elif, kendi kırıklarını toplamayı ve yeniden başlamayı seçti. Ve bu seçim, onun için hayatının en cesur kararıydı.
Kaynak : macoyun.com